Emir Doan
Emir Doan
Düşünseli

Büyük adamın küçük dünyası

24Eyl

Kimileri “erkekler geç olgunlaşır” der, kimileri her zaman çocuk ruhlu olduğunu söyler. Ben belki, hatta eminim ki, bazı konularda geç olgunlaştım mesela. Üstüne üstlük çocuk ruhum da hala içimde epey kımıl kımıl yaşıyor. Ama insan dediğimiz varlık da zaten yaşadığı müddetçe büyüyen ve gelişen bir olgu değil midir? İster düşe kalka, ister göre duya. Bunun yöntemi ne kabiliyetle açıklanabilir ne de yöntemler için nesnel bir yargıya varılabilir. Neticede herkesin hayatı, bedeni, zihni, kalbi kendine. Önemli olan bence var olanı kabul edebilmek. Kendin tüm kusurlarıyla kabul edebilirken insan, hatta kendi yanlışlarına dahi sımsıkı sarılabilirken, neden bir başkasında gördüğü bazı şeyleri kusur addedip sırtını döner? Kapılar neden benliğimiz dışına bu kadar kolay kapanır? Bu konu, Küçük Prens’in yetişkinleri anlayamadığı gibi benim de asla anlayamadığım bir konu olarak kaldı öyle.

1 Like
23 Views
No Comments
Read more
Düşünseli

Nefes

11Eyl

Okuma ile yazmanın arasında sanırım yin-yang gibi bir bağ var. Ancak bu bende çok geçerli olmayabilir. Zira kendimde en çok eleştirip, düzene oturtmaya çalıştığım konu okumak. Ancak buna rağmen yazma konusunda fena sayılmam değil mi? Edebi bir kaygı gütmemekten de gelebilir bu. Velhasıl yazmayı seviyoruz diyelim. Sebebimiz var.

Ben önceki haftaki yazımda demiştim size, ne kadar sürdürebilirim yazmayı bilmiyorum diye. 2 hafta sonra yeni bir yazı için yeterli hormonlar salgılandı bile. Açtık muslukları, bakalım ne dökülecek. Cümlelerde bağ kuramayacak kadar gariplikler arasında bulabilirsin kendini. Maksat zaten bi’ yerlerde kendimizi bulmak. Sıvadım depresyon hırkası misali giydiğim şeyin kollarını. Balkon buz kesmiş, üşüdüm üzerine afiyet..

2 Likes
24 Views
No Comments
Read more
Düşünseli

Evet diyorum, doğdu güneşim

25Ağu

Bakıyorum da buralar hala dutluk. Bi’ türlü değerlendiremedim tam manasıyla. Ama faili belli zaten; ilgisizliğim. Yazmayı o kadar seviyorken nasıl oldu da bi’ çırpıda anlamadan bıraktım bilmiyorum. Hayır, beni yazmaya iten temel sebepleri eskiden beni okuyanlar hatırlayacaktır. O sebeplere sahip olduğum halde yazmamış olmak da işin asıl can sıkıcı boyutu. Neyse; özlediğim yere, özlediğim şeye güzel bir geri dönüş yapayım dedim. Bu çorak olmayan arazileri de yeşillendirelim tekrardan. Çekin sandalyeyi hele bi’, eee n’apıyorsunuz?

Aslında bu yazıyı ben geçen yıl yazmıştım. 16 Temmuz 2022’de. Yani en azından yazmaya başlamıştım. Ancak ne olduysa, girizgahtaki gibi anlamadan bıraktım yazıyı ve öylece kaldı. Yalnız işin garibi, yazının o günkü taslak haline yaptığım girişi birazdan göreceksiniz; ben hala aynıyım. Sadece bu sefer sebepler farklı… Lafı uzattım, anlatayım artık.

3 Likes
41 Views
No Comments
Read more
Günlük Hayattan

Süper Kupa’da sahaya giren taraftar

14Ağu

İstanbul’da şu sıralar oynanmakta olan UEFA 2019 Süper Kupa Finali’nde ilginç bir olay yaşandı. İnanılmazı yapan, bunu da çektiği videolarla paylaşan Türk YouTuber, Deli Mi Ne? kanalının sahibi Fester Abdü maç sırasında sahaya atladı. Güvenlik görevlilerini bir süre peşinden koşturan Abdü daha sonra düşerek yakalandı. Bu da kanalının konseptine uygun en güzel içerik olmuş oldu ona… 😀

0 Like
40 Views
No Comments
Read more
Günlük Hayattan

İkinci darbe paniği: Peak Games

18Şub
Türk televizyonlarının reklam tarihine adını altın harflerle yazdıran bir reklam kampanyası oldu Peak Games‘in işi. Helal olsun dedirtti herkese. Ama bir yandan da ikinci darbe paniğini yaşattılar. Bu da akılda kalıcılığı tetikler tabi. Ama gözüme takılan bir negatif yön var tabi ki. Böyle bir reklamın sonucunda websitesine erişimin kapanması… Yani
0 Like
42 Views
No Comments
Read more
Düşünseli

Neden mi?

02Şub

Yine 4 aylık bir ara ve ben buradayım. Selamun aleyküm. Artık yazmak aklıma geldiğinde yüz bulamıyorum kendimde. Buraya hak ettiği önemi ve değeri göstermiyorum sanırım. Kafama dank ettikçe yazdığımı az çok biliyorsunuz, eski yazılarımda sık sık dile getirirdim. Fakat bunu bir türlü eyleme dökemiyordum. Nitekim bugün yüksek bir kararlılıkla harekete geçmem gerektiğine kanaat getirdim. Yalnız kararlılığım harekete geçmeye kanaat getirmek. Eyleme dökmek değil. Bi’ boşluk bulduğum gibi yaparım dedim ve çok şükür yazıyorum. Neyse, giriş safsatasını geçtiysek başlayalım mı?

0 Like
34 Views
No Comments
Read more
Düşünseli

Kendin ol; be yourself!

07Eki

Selamun aleyküm! Nasılsınız ey cemaat-i müslimin? Biliyorum, uzun bir zamandır yine yoktum. Kafama koyduğum şeyleri yapmak konusunda bazen aylar, yıllar kadar gecikebiliyorum. Ama işte meşgale var diye hep. O meşgaleler zaten kafaları pırıl seviyede tuttuğu için buradaki terapiye ihtiyaç kalmıyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Öyle olunca biliyorsunuz ki yazı yazamıyorum. Yani az çok anlamışsınızdır artık buraya yazı yazmak için gelme sebeplerimi. Gündem yoğunsa ben buralara çok yakınımdır… Çok dağılmadan, lafı da çok uzatmadan konuya dönelim. Bilirsiniz, tarz olarak genelde gördüğü ya da işittiği şeyi konu belirleyip yazan biriyim. Bir arkadaşımla dertleşirken söylediği bir cümlenin rüzgarı attı beni buralara. “Zor ya insan ilişkileri. Bi’ de herkes kendi olamıyor…“

0 Like
189 Views
2 Comments
Read more
Düşünseli

Kaynak-mesaj-alıcı paradoksu

18May

Selamun aleyküm ihtiyarlar. N’aaaber? Ramazan geldi, biraz durağan bende işler. İşler dediğim hem şu sigortalı-maaşlı olan hem de yaşamsal döngü. Gece 12-1 sularında uyuyup sahura kalkıyorum. 2 saat mis gibi uyku çekmeme rağmen, sahurda yatıp aldığım 6 saatlik uyku bana dengesizlik getiriyor. Gün boyu esniyorum. Hayır beni tanıyanlar bilir, ben daima esnerim ama onun şu an konumuzla hiç alakası yok…

E diğer işe gelecek olursak da magazin Ramazan ayında ne kadar hızlı olabilir ki dememiz yetiyor. İş demişken, geçen bi’ habere falan mı ne giderken yolda aklıma geldi birden. Ne geldi diye soruyorsun, biliyorum. Yaklaşın; anlatıyorum…

0 Like
36 Views
No Comments
Read more
Düşünseli

Gülümsemek üzerine…

25Nis

Adeti oldu artık buranın böyle giriş; selamun aleyküm… Nasssınız? İzin günümde evde boş boş vakit geçiriyorum ben de n’aaapim… Gün içi aktiviteler boş olsa da aslında kafa dolu. Birkaç şey takıldı kafama, cidden merak ettim. Bugüne kadar YouTube kanalları gibi sizlerden yorum, beğeni, geri bildirim vs. hiç istememiştim. Sanırım bu yazıda merakımı gidermek ve sorunları görebilmek adına böyle bir şeye başvurmam gerekecek. 2012 yılından beri, 6. yılı dolacak blogun, namütenahi bir şekilde bana katlanıp yazılarımı okuyorsunuz. Daima sizlerden gelen bir şey olmadan, kafama dank ettikçe yazdım. Ama bu sefer sizlerden bu yazıyı okuduktan sonra kendiniz için biçtiğiniz bir pay varsa benimle paylaşmanızı rica ediciiim. Neticede 3-5 avuç insan takılıyoruz burada, sizlerin de beni kırmayacağını düşünüyorum…

0 Like
35 Views
2 Comments
Read more
Düşünseli

Askerlik Hatırası – 1

14Nis

Ssselamun allleyküm! N’aaabıyonuz? Ben mesela bu satırları yazarken ofiste çalışıyorum. Daha doğrusu mesai saati içerisinde olduğum için çalışıyor görünüyorum. Malum Miraç Kandili, mübarek olsun, magazinsel mevzular dinlendiriliyor… İş falan erken bitince dedim unuttuğum bi’şey vardı, ona bi’ el atayım. Başlıktaki “1” konusu ise muamma ama enazından acemilik ve usta birliği olarak ayırsam bile 2 yazı çıkar ki bence çıkmalı. Biliyorsunuz beni, çok konuşan ama az yazan biriyim. Yazılarla sıkmayayım sizi…

Bu yazıyı 1 ay önce yazmış olsam biraz daha anlamlı olurdu da şu sıralar da bir yıldönümü geçmek üzere. 14 Nisan da yemin törenimizin 1. yıl dönümü. Acemiliğe başlayalı zaten oldu, ustaya adım atalı da 1. yılı dolduruyor. Zaman ne çabuk geçiyor be. Neyse…

0 Like
35 Views
2 Comments
Read more
12345

Hakkımda

about-me-image
Hoşgeldin, ben Emir. 2012'den beri kafama dank ettikçe burada bi' şeyler karalıyorum. Yolun düştüyse güzel bi' sebebi vardır, kalıcı misafirim olursun umarım. Keyifli okumalar dilerim! :)
Emir Doğan

Abone Ol

Yeni yazılarımdan haberdar olmak ister misin?

subscribe image background
Bu sitedeki tüm içerikler özgündür, kopyalanamaz.