Gülümsemek üzerine…
Adeti oldu artık buranın böyle giriş; selamun aleyküm… Nasssınız? İzin günümde evde boş boş vakit geçiriyorum ben de n’aaapim… Gün içi aktiviteler boş olsa da aslında kafa dolu. Birkaç şey takıldı kafama, cidden merak ettim. Bugüne kadar YouTube kanalları gibi sizlerden yorum, beğeni, geri bildirim vs. hiç istememiştim. Sanırım bu yazıda merakımı gidermek ve sorunları görebilmek adına böyle bir şeye başvurmam gerekecek. 2012 yılından beri, 6. yılı dolacak blogun, namütenahi bir şekilde bana katlanıp yazılarımı okuyorsunuz. Daima sizlerden gelen bir şey olmadan, kafama dank ettikçe yazdım. Ama bu sefer sizlerden bu yazıyı okuduktan sonra kendiniz için biçtiğiniz bir pay varsa benimle paylaşmanızı rica ediciiim. Neticede 3-5 avuç insan takılıyoruz burada, sizlerin de beni kırmayacağını düşünüyorum…
Diyorsunuz ki ne zırvalıyorsun sen yine. İlk giriş kısmında ısındık, girelim şimdi konuya. Ya agalar, bacılar neden gülmüyorsunuz? Son birkaç hafta içinde yeni tanıştığım kişilerden ya da arkadaş çevremden falan hep “ne kadar içten gülüyorsun” lafını işitiyorum. Bunda ne var diyeceksiniz. Evet bir şey bence de yok. Ama işte insanlar bu laftan sonra gülmememin altında bir sebep arıyorlar. Niye ya da neye gülüyorum diye düşünüyorlar. “Niye gülmeyeyim ki?” diyorum ben de. Öyle çünkü, niye gülmeyeyim? Ben şu an nefes alabiliyorsam ve huzurlu bir şekilde yaşıyorsam kendimi milyarlarcasına göre şanslı hissediyorum. Size şu an buradan ulaşabiliyorsam daha da şanslı. Ve dahası… Say say bitmez bu. Şükür etmekte saklı aslında biraz da bu. Halimize gerçekten şükretmemiz lazım. Sonra gülüyoruz zaten.
İnsanlar gülmeyi unutmuş sanki. Ya unutturulmuşlar ya da onlar unutmayı seçmişler istemeden de olsa. Her ne olursa olsun gülmek, bence bu yaşam mücadelesi içerisinde nefes almaktan sonra yapmamız gereken en önemli şey. Göklerden gelen bir karar var en nihayetinde. N’olursa olsun sen işin sonunda gülmeyi seç. Güzel bir söz var, severim; bıyık büküle büküle kaytan, insan si*ile si*ile şeytan olurmuş diye. Ben de şöyle diyorum “Bıyık büküle büküle kaytan olurmuş ya, onu bıyıklarıma ben kendim yaptım. İnsanlar da sağ olsun si*e si*e şeytan etti beni. Her anlamda olmasa da artık gözüm açık bazı şeylere. Dostlara da eyyyvallah o yüzden çiçeyim“
Biri canımı yaktığı zaman, daha önce emsalini yaşadığım bir durumsa gülümseyerek cevap veriyor ve karşılıyorum. Karşımdakini çıldırtır mı umurunda olur mu takmadan. Bunu düşünürsen gülümsememin bir anlamı kalmaz. Onun alt metni çok farklı çünkü. Ama şimdi düşündüğümde emsalini yaşamasam dahi aynı tepkiyi veriyorum. Çünkü öğrendim artık hayatın kısa olduğunu. Allah’a şükür bir ölüm görmedim yakın çevremde ama ölüm kapıyı çalmadan da idrak edebildim bunu, ne mutlu bana… Hayat gerçekten de bağzı şeyleri kafaya takmaya değmeyecek kadar kısa. O yüzden size biçilmiş ömür payını boş şeylere harcamak yerine gülün.
Öldürmeyen acı güçlendirir misali, kamçılıyor aynı şeyleri yaşamak sizi. En sonunda gülerek devam ediyorsunuz yolunuza. Sonra da insanlar size soruyor neye, neden bu kadar gülüyorsun diye…
P.s: Hakkat sormak lazım, bu kadar içten gülecek ne vardı?
Seren
Bu yoluu bırakmaaa 👍👍
Emir Doğan
Teşekkür ederim, herkes bu yolda olup bu yolu bırakmamalı diyelim… 🙂