askSana aşık değilim. Daha o duyguyu ömrümü bile adamaya hazır olduğum bir kızda yaşayabildim. O da olmadığına göre bu hayatın iplerini eline alacak kimse yok demektir. Neden sen almayasın?

Şöyle bi’ düşündüğümde, ciddi manada beni istemeden de olsa kızdırıp üzebiliyorsun. Belki biraz da ben kafama takıyorumdur. Bazen bunu bilerek de yapıyorsun ama sana normal geliyor işte. Ama bazen de öyle şeyler yapıyorsun ki, -dün olduğu gibi- anlık şeylerle, anlık heyecanlarla dünyanın en mutlu adamı yapıyorsun beni. Hal böyle olunca da seni sıkı sıkı sarıp, sana sarılıp bulutların üzerine çıkarasım geliyor.

Benim için ulaşılmaz bir zirvedesin belki. Ama derin düşününce, içeriden hissedince benim için yaptığın en ufak hareketin, ettiğin en ufak lafın bile kalbimdeki kelebek yuvasına afilli bir tokat atıp tüm kelebekleri pır pır uçuruyor.

Senin etrafındakileri kıskanıyorum mesela. Hak etmedikleri halde seni görenleri. Yolda yürürken, otobüsteyken, metrodayken senin yanından geçenleri. Sen kimi istiyorsun bilmiyorum ama. Her ne olursa olsun klasik Türk kızısın işte. Gönlün ota değil boka kayar elbet, belki çoktan kaydı bile. Hep ulaşılmaza oynarsınız. Olmayacak işe koşar, orta sahadan gol atmaya çalışırsınız. Gönlümde banko ilk 11’de olmak şartıyla niye forvet oynamıyorsun? Gol atması daha kolay olmaz mı?

İlk başlarda değil ama sonradan hissettiğim bir şey; kalbine kimseyi almamana sebep, belki de zamanında seni yaralayan bir erkek… Belki unutamadığın bir hoşlantı, karşılık görmeyen bir hoşlantı… Bazen sebebi aynada görüyorum. Ne bileyim, belki de beni istemiyorsundur falan, olamaz mı?

Her şey alt üst, çok karışık… Aslında tanışıyoruz ama sen gerçek ‘ben’i tanımıyorsun… Beni tanıyorsun ama aslında gerçekten tanışmadık…