Etiket: sevgili

Uzansak mesela; sever miyiz?

sevmek-sevilmekBen çok aksattım buraları, demek ki hayatım çok boktan. Ha, eskiden de bok gibi monoton bir hayatım vardı da sanırım artık aksiyondan uzağım. Aksiyon dediğim de ya gönül işleri ya da sıradan olmayan ekstrem meseleler. Ampirikuku işler peşinde de koşmuyor değilim yeri gelince. Neyse, selamun aleyküm.

Gecenin 02:45’i olmuş daha yeni yazı yazmaya başlayabilmiş biriyim ve şuan kafam kış mevsimi satılan karpuzlar gibi saçma sapan bi’ halde. Günlerdir yazı yazmak istiyorum lakin konu bulamıyorum falan derken bugün gözüme çarpan ne kadar üzerinde yazı olan resim varsa masa üstüne attım. Malum, ilham kaynağı yok ya pek; o sebepten yazılara bakarım, biraz da kafa patlatırım belki bir şeyler çıkar ümidimi korudum bu saate kadar. Yanılmadım şükür, hadi bakalım…

Küstün mü sen canım benim?

aska-kusmekGün geçmiyor ki ben yine bir yazı yazmak istemeyeyim, yazmayayım… Yine dizi izlerken geldi aklıma. Yine konuşacağız aşk, erkekler ve kadınlar üzerine. Her zamanki gibi aşk görünce saçmalayıp gö*ü başı dağıtıyoruz işte. Şaşırmıyoruz buna tabi ki…

Bugün bir şey okumuştum. Kalp beynin önüne geçiyor ibaresi dikkatimi çekti. Öyle değil mi sizce de? Yani bi’ yerden sonra onunla düşünmeye başlıyorsun. Onun kararları doğrultusunda hareket ediyorsun. Vicdanınla ve duygularınla yönetiyorsun kendini, öyle çözümlüyorsun her işini. Yaptıkların doğru mu yanlış mı orası büyük tartışma meselesi olur. Doğru olan senin kalbindeki, içindeki ferahlıktır aslında. Yanlışın azabını deden değil sen çekeceksin değil mi? Başını o yastığa koyduğunda düşünecek tek şeyinin saydığın koyunlar olmasını istiyorsan vicdanını her daim rahat tut kardeşim…

O beni seviyor, o beni seviyooor!

sevgi-fotoğrafBu kadar sık bloga yazmak ne benim harcım ne de bir alışkanlığım, ama yaptırıyorlar be dayı… Bak mesela bu olmayanı yapma işi bugün ilk değil. Hatırına çiğ tavuk bile yenecek insanlar olur ya, O’nun hatırı için ıspanaklı börek bile yedim! Seviyorsak demek ki; yani O’nu, böreği değil.

Malumunuz, üniversiteye yerleşti bu sene zat-ı muhterem nihayetinde. Aslında istemiyordum. Bir sürü yeni insan, yeni çevre falan. Kıskancım oğlum n’apayım! İşte dedik ilk aşk ilk heyecan, daha ilk telaşına ortak olayım istedim. Dün biraz zorlamayla kabul ettirdim kendimi. Sen de istedin ama canım kabul et… :p Uludağ Üniversitesi’ne gittik sabah kayıt için. Bir de bana gece diyor, sabah erken kalkma ben gider hallederim. Arayıp hadi gel demez mi 08:45’te? Aradığı gibi kalkıp 10 dakikada jet gibi hızla saçlarımı yıkayıp hazırlandım ve çıktım evden. Şansıma alt komşumuz arabayla işine gidiyordu, geçerken metroya fırlattı beni.

“Sevecek beni, çok sevecek” derken…

kafa-karisikligiUzun süredir yazmadığımın farkındayım. Hem aklımdan hem de davranışlarımdan seziyorum bunu. İçimde öyle bir sıkkınlık ve bunalmışlık var ki, zor dayanıyorum. Çok zor… Çünkü yazı için her zaman laps diye fotoğraf ve isim bulabilen ben, küfür ettim. Evet evet ettim. Ederek de buldum. Fotoğrafı aldığım kaynak sitenin sayaç istatistiklerine baksa sahibi kim bu gerizekalı der. Kafamı si*eyim yazdım ve aradım. Google da benimle aynı kafada olacak ki karşıma bunu çıkardı. Helal! İsmi bulma meselem de çok garip. İçimdeki dert bir yana, dinlediğim şarkı etkili oldu. Çok sardım bu şarkıya bu hafta. İçindeki bir sözü tam başlık düşünürken işittim kulaklığımın derinlerinden: “… sevecek beni, çok sevecek derken…

Şarkı, laptopun ışığıyla aydınlanan koyu karanlık bir oda, dertler derya. Her şey hazırsa o halde başlayalım yazmaya değil mi ama? Dert ki ne dert…

Her şey yalan, bir tek sen gerçek…

yalanHer şey yalan anasını satayım ya… Evet evet, her şey. Yeri geldi mi sevgi bile… Bu sevgiyi sadece gönül ortaklığı ya da aşk olarak düşünmeyin. İnsan canım dediği kişinin bile ağzına şuursuzca sıçabiliyor. Hem de hissetmeden ve zorlanmadan… Ağır geliyor değil mi? Yapamaz diyorsunuz, gönlü el vermez onun diye düşünüyorsunuz. Yok kardeşim öyle değil işte. Ben tescilledim. 10 gün tuvalete çıkamayan biri gibi çok da iyi sıçıyor.

En kötüsü de her şeyden sonra olayı yavana atmak, atmaya çalışmak. Sıçıp üzerine tüy dikmek yani anlayacağın. Kolay mı peki? Kolay mı sanıyorsun? Her şey ‘sen’ mi? Senin etrafında dönmüyor bu dünya arkadaş! Hepimiz bu dünyada bir kuluz. Senin beni, bizi incitmeye hakkın yok! Bu bünyeyi yaralamaya hakkın yok! Belki kendim kaşındım, sana fazla alıştım. Belki ben geldim sana. Açtım tüm kapılarımı, tüm kalbimi. Can-ı gönülden sevdim seni. Ama böyle olması bu hakkı mı verir sana? Sende de kalp var. O da çalışıyor, işe yarıyor. Kullandın mı? Allah o kalbi sana hisset diye verdi. Sev diye verdi. 

Umursamazlık mı? HAH!

riza-kocaoglu-kaybedenler-kulubuİnsan oğlu öyle garip bir yapıya sahip ki… En basitinden ben, her an kendime şaşırıyorum. Beynen ve kalben kendime hükmetmem gerekir değil mi? Bazen bunu yapamıyorum. Kalbimden geçen ve aklımın, mantığımın doğru dediği şeyleri yapmıyorum. Neremle kontrol ediyorum kendimi, kaderimi? İnanın hiç bilmiyorum. Sadece o an nasıl yaşamak geliyorsa içimden öyle yaşamaya çalışıyorum.

Kimi zaman gurur yapıp ağır davranmaya kalkıyorum ya… İşte o zaman en komik olaylar oluyor. Oğlum ben yapamıyorum lan öyle şeyler. Fazla gurur göte vurur bende. Korkarım ağbi bir şey olacak diye. Ters teper belki, olmadık karşılık gelir falan diye korkarım, çekinirim. Karşımdaki insanın nabzına göre şerbet veririm hep. Alttan almaya alışık bir yapım var n’aparsın…