sevmek-sevilmekSevmek kolay dememek lazım aslında. O kadar zor bir şey ki. Düşünün, insan kimi zaman kendisini bile sevemiyorken bir başka canı, bir başka kanı, bir başka düşünceyi sevecek. Akıl alır şey değil! Ama işte sevgi ya da aşk girince araya akıl makıl kalmıyor insanda. Tek bir görüş bile yetiyor bazen.

Her şeyden ziyade, sevmek size de bağlı. Karakteristik özellikleriniz olsun, manteliteniz olsun, düşünceleriniz olsun hep kriter yani. Bir de nasıl seveceğiniz var. Şiddeti var. Tek sevmek de yetmiyor ki. Katmeri olacak illa. Hadi sevebiliyoruz diyelim. Göynünün son demlerine kadar, iliklerine işlercesine. Peki sevileni nasıl bulacağız?

Sevgi, aşk işi zor zanaat mirim. Sevmek, kabullenmek falan. Bir taraf uyuşuk çıkıyor ve su koyveriyor bazen. İşte en kötü kısım da bu. Karşılıklı iş birliğidir sevmek, gönül vermek. Sevememek diye bir şey olamaz. Sevmeye uğraşmamak olur. Ha bir de sevgiye inanmamak ki bana en saçma gelen yalan bu.

Her şeyden ziyade asıl sorun düşüncesiz bireylerde. Birinin sevgisine karşılık verememekte. O sevgiye layık olamamakta. Birini yüz üstü bırakmakta. Ha şu da var. Er ya da hatun kişisi yüz üstü bırakılır veya sevgisine karşılık verilmez. O da n’apar? Karşısına çıkan ilk karşı cinsten çıkartır hıncını, öcünü. O insan evladının suçu ne allasen? Sevmek suçsa madem sen niye zamanında sevgi bekledin? Hatta sen niye sevdin? Yüz üstü bırakmak suçsa madem, sen niye bıraktın şimdi? Boşversenize. Sevmek güzeldir, insanı diri tutar. Gerçekten sevin. Biz götümüzle sevmeyiz ama onlar bizi götleriyle anlarlar…

P.s: Artık sevmek suç olmuş da sanki, herkes sevene şaşırıyor! Sevin. Kaybedersiniz, ama sizden bir şey eksilmez…