Beklemek güzeldir; ama doğru durakta…
Hayatta karşımıza çıkan fırsatlar ya da ilk adımlar, bazen yerli yersiz ve çok zamansız çıkabiliyorlar. Hele bazıları öyle anlar ki, canını alsalar yine de olmaz işte. Vardır sebebi. Bekleyeyim dersin. Beklemeye değerse o beklediğin günler haftalar hatta aylar bile vız gelir sana. Tabi bi’ yere kadar. Peki işin sonu nereye varacak?
Günümüz popüleritesinin ağa babalarından İsmail ağbi bile her gün bekliyor. Niye? O kadar kadri kıymeti olan biriyse demek ki… Babası değil mi? Ona söz vermiş. Geleceğim, demiş. Beklemesini söylemiş. Kadri kıymeti bu denli büyük olan, gönlünün baş köşesinde kabul ettiğin bir insan sana bekle derse, bekle demese de sana ufukta bir yeşil ışık yaksa beklemez miydin? Değmez mi onun için sadece beklemek? Senden bir şey eksilmeyecek neticede. Aksine her gün hiddetleneceksin. O’nun özlemiyle yanıp kavrulacaksın. Tabi o gelirse…
İsmail ağbi hep Kireçburun Sahili’nde değil mi? Hiç şaşmaz. Doğru durağı orasıysa demek ki. Ben şahsen doğru dediğim durakta aylarca bekledim. Ufaktan hala bekliyorum. Bir umut belki olur diye. Çünkü ben o ışığı gördüm aga! Ama biz hangi durakta bekliyoruz? Milletimizin bir lafı vardır ya, “Vapur mu bekliyorsun burada?” diye… Otobüs durağında deniz otobüsü beklemezsek güzel. Ha bir de güzergah denen bir şey var tabi. Gelecek kişi kalbimize giden mi acaba?
P.s: O gemi elbet bir gün o iskeleye yanaşacak. Sen el sallasan da sallamasan da…
Yigit
Doğru durağı bulmakta ayrı bir mesele 🙂
Emir Doğan
Zaman çıkartır biraz da karşımıza o doğru durağı. Ya da biz hiç durak olmayan kişiyi durak belleriz hayatımızda… 🙂
Yigit
” Ya da biz hiç durak olmayan kişiyi durak belleriz hayatımızda” sanırım şimdilik böyle gibi 🙂
Emir Doğan
Doğru kişiyi bulana kadar tam da öyle hocam 🙂