sevgi-fotoğrafBu kadar sık bloga yazmak ne benim harcım ne de bir alışkanlığım, ama yaptırıyorlar be dayı… Bak mesela bu olmayanı yapma işi bugün ilk değil. Hatırına çiğ tavuk bile yenecek insanlar olur ya, O’nun hatırı için ıspanaklı börek bile yedim! Seviyorsak demek ki; yani O’nu, böreği değil.

Malumunuz, üniversiteye yerleşti bu sene zat-ı muhterem nihayetinde. Aslında istemiyordum. Bir sürü yeni insan, yeni çevre falan. Kıskancım oğlum n’apayım! İşte dedik ilk aşk ilk heyecan, daha ilk telaşına ortak olayım istedim. Dün biraz zorlamayla kabul ettirdim kendimi. Sen de istedin ama canım kabul et… :p Uludağ Üniversitesi’ne gittik sabah kayıt için. Bir de bana gece diyor, sabah erken kalkma ben gider hallederim. Arayıp hadi gel demez mi 08:45’te? Aradığı gibi kalkıp 10 dakikada jet gibi hızla saçlarımı yıkayıp hazırlandım ve çıktım evden. Şansıma alt komşumuz arabayla işine gidiyordu, geçerken metroya fırlattı beni.

Biz Fenerbahçelilerin sık kullandığı bir laf vardır, bilmem bilir misiniz; özledik be gözüm… Harbi özlemişim. 1,5 ay oldu neredeyse görüşmeyeli. Çok lan! Her gün sevip her gün özlemek ve o sürede görememek ağır gelebiliyor tabi. Sonunda görebildim işte. Kanlı canlı yanımdaydı. Önce üniversiteye gidip kaydını tamamladık, ardından tekrar merkeze gelip Bursa Bedesten Çarşısı’na uğradık. Müşterimi görmem gerekiyordu, işlerimi hallettim. İşlerime de bulaştırdım kızı iyi mi? 😀

Fanatik Bursasporlu müşterim, haliyle mevzu Bursa olunca ilgisini de çekti. Oturduk 15-20 dakika falan. İşleri hallettikten sonra hooop güüüm ver elini Setbaşı. Simit Sarayı’nda dere kenarı bahçesine oturduk. Mis gibi hava ve karşımda o. Kahvaltımızı yapıyorduk oğlum beraber. :’)

Börek ve limonata ilk defa bu kadar güzel ve doyumsuz geldi bana. Üstüne üstlük çok yiyemediği için de böreğinin son dilimini benimle paylaştı, yerim! Birlikte yedik, büyük parçasını bana vermiş olsa da… 😀 Ispanaklı börekti. Yediğimi annem duysa öldürür beni. Sevmediğim için yemiyorum çünkü. Ama yedim işte. ‘Sevdiğimden’ yedim.

Batarken güneş ardında tepelerin, veda vakti geldi teletabilerin… Akşam olmadı ama 5 saat geçirdik boru değil. Yorgundu da, uykusu vardı. Şuan karşımda skype’ta esneyip geriniyor kıyamam! Uyu sen hadi bakiim… Metrodan çıktık Arabayatağı’nda, tam önümüzde otobüs, binmesin istedim. Ama baktım ki yorgun, hadi demeye kalmadan tamam kalayım demez mi? :O 20 dakika daha ilgime maruz kaldı haliyle. Severim!

Sonunu getiremedim yazının ama güzel bir şekilde alıntı ile bitireyim bari. Pek bi’ manidar ve bi’ o kadar da beni anlatan…

“Eskisi kadar düşünmüyorum artık seni, beynim yoruluyor. Seni günde bir defa düşünüyorum, o da 24 saat sürüyor.”  

William Shakespeare