seviyorum-merkez-behzat-cYok lan düşünmeyin. Zaten bu gece kıskançlığın uzayını yaşıyorum, bari siz yapmayın! Ha haksız da sayılmam, bu bir gerçek. Aklınıza getiremeyeceğiniz ızdıraplar çekiyorum. O ızdırapları çektiren kişiyi düşüneceğiz bu gece. Onunla ilgili konuşacağız. Ben rahatlamak amacıyla yazıyor olacağım bu yazıyı ama kulaklarımda hep şu sözler yankılanacak; “dünya dönüyor sen ne dersen de” …

Tamam ilişki namına bir şey yok. Sevmiyor da beni anasını satayım. Gram bir hissiyatı dahi yok. Ama gel gelelim, sıradan olan bendeniz Emir’e yaptığı şeyleri özel gibi hissettirse de aslında onlar özel değil. Ben özel sanıyorum tabi hep… Yani bana özel attığı fotoğraf olsun, bana sorduğu ileriye dönük özel soru olsun. HİÇBİRİ! Başka biri daha var. Seviyor onu. Lanet gitsin. Tamam, eyvallah ben de öyleyim, aynı kulvarda yürüyoruz aynı kişiye ama insan ister istemez kıyas batağının içine düşüyor.

Kardeş kafan mı iyi?

Bana bu soruyu soruyorsunuz gibi hissediyorum. No alcohol bro & sista! Mevzuyu sana sıralıyorum;

  • Ben seviyorum, hatta aşırı seviyorum
  • Severken toz konduramıyorum
  • Acayip şekilde sakınıyorum -ki sakınan göze çok rahat şekilde çöp batıyor, tecrübeyle sabit-
  • Deli saçması kıskanıyorum
  • Kendi ağzıma sıçıyorum.

Seviyorum aga ötesi yok! Bunu bile bile bana biraz daha özenli davranılmasını beklerim. Sıradan biri olmadığımı her dakika telaffuz ediyor zaten. Arada içinde barınan ufak hislerini de açığa çıkartıyor ama bu vurdumduymazlık nedir? Bana attığı o güzel “anlık” fotoğraf sadece bana özel olsun değil mi? İleriye dönük bir şey merak edip sorduğu soru da bana özel olsun. Hayır, o da seviyor diye benimle eşit şartlarda dövüşmek zorunda mı?

Uzun süredir adı geçmiyordu, bugün bir sordum niye hiç bahsetmiyorsun artık diye gece gece şirazem kaydı anasını satayım! Bir insan bu kadar mı kapalı kutu olur? Bu kadar mı geri vites olur? Kıskandığımı söylüyorum. Kıskanıyorum, kızıyorum, bazı şeyleri yapmanı istemiyorum ama hepsi içimde kalıyor diyorum. Kalmasın söyle cevabı gelse siz ne düşünürsünüz allasen? Söylediğimde bir tesiri olmayacaksa ne değişecek? Ya da söylemem önem arz ediyorsa, tesiri olacaksa niye ‘sana karışayım, kızayım mı istiyorsun?‘ diye sorduğumda hayır diyor? Bu çıkmazlar düşünmeye zorluyor beynimi. Ceviz değil çünkü, fiziki olarak benzese de. BEYİN o. Düşünür. Sonra düşünme Emir, yapma Emir, kurgulama Emir. Beynimi poşete koyup gezdirmem lazım sanırım bu durumlara göre…

Ha bir de, sevdiğimi söylediğimde sanki her dakika beni sevmemesi canımı yakmadığı gibi platonik seviyorsun diyebiliyor ya bana… Best Of Emir işkencelerinin kurbanı olarak bayrak tutuyorsun. Biliyorum platonik HATIRLATMA! Seni seviyorum. Bazen bi’ bok olmayacak diye düşünüyorum ve unutmaya çalışıyorum ama daha 24 saati göremedim sensiz. Bekleyeceğiz. Ama canım yanacak işte anasını satayım… O can yanacak…

Keep Calm and … fotoğraflarının konseptine uygun düştü gayet. Anlamasan da içimden çıkartıyorum işte bunları.