bakismak-yumurta-kafaBen kaderci bir insanım. Attığım her adımın kaderle bir bağlantısı vardır. Bu adımlar karşıma hep bir şeyler çıkartır ve bana bir şeyler sunar; tabi bu benim tanımlamam. Bir yere geciktiysem şayet, yürüyeceğim o yolda bir şeyle karşılaşmam ya da karşılaşmamam gerekiyordur; o yüzden ben de gecikme yaşamışımdır diye düşünürüm.

Geçenlerde çarşıya çıktım. Bedestende bir müşterime uğramam gerekiyordu.  Geleceğimden haberi vardı ama ben geldiğimde dükkanda yoktu. Ben de boş beklemek yerine çıktım Heykel’e. 3 banka hesabı olunca 3 ayrı derdi oluyor insanın. ATM’lerde para transferlerimi gerçekleştireyim dedim. Son durağım Ziraat Bankası oldu. İşte can alıcı nokta burası. Hep, neden benim başıma gelmiyor bu “ulan dünya amma küçükmüş ya” durumu derdim kendi kendime. Çok şaapmamak lazımmış demek ki…Cüzdanı göt cebime sokup kafamı kaldırdığım gibi vay anasını sayın seyirciler dedim. Karşımda 1 çift içi gülen göz vardı. Parıltısını unuttuğum, etkisini yitirdiğim. Bi’ an onun zıt yönünde gitmeye başladım, sanıyordum ki film şeridi misali gözümün önünden geçiiip gidecek. Nah öyle olur! Tam karşıma dikildi, bana bakmaya başladı o gözler. İşin garip yanı hala gülüyordu. İstemsizce benimkiler de gülmeye başladı. Hiçbir şey olmamış gibi zamanın bu olağanda akması da işin diğer bir garip yanı…

Dedi n’aber, dedim iyidir; dedi eee dedi, dedim ne dedim; iyidir. Hal hatır sorma, İzmir’den ne zaman geldin/ne zaman İzmir’e döneceksin soruları ve uğurlama şeklinde kısa bir süre geçti. Cevaplar ise“iyiyim, sen/1,5 ay önce/1,5 ay sonra/görüşürüz” oldu. Ne diyebilirdim ki? Hoş, görüşürüz demem biraz saçma olmuş. Aslında tam olarak görüşürüz deyip demediğimi bile hatırlamıyorum. Tesir altında kaldıysam demek ki. Olmuş o kadar şeye rağmen, tüm her şeyi sandıklara saklayıp üzerine kilitler vurduğum halde ne konuşabilirdim ki? Geçti bitti işte.

Sonuç olarak ilk defa “acaba karşılaşır mıyım böyle biriyle” dediğim bu olayı yaşadım. Böyle biri dediğim de geçmişte adını tarihime altın harflerle kazıyan gol kralı değil. Sadece adı benimle anılan, transfer dedikoduları çıkan bir yıldızdı benim için. O yıldız da kaydı gitti zaten parıldamadan.

Kadere olan inancım ve saygım hala aynı, hiç değişmedi. Hatta tam olan inancım daha da arttı, o derece. Bir de şunu gördüm; her ne kadar nefret dolsanız ya da soğusanız da 10 saniye göz göze gelmeniz o buzları bir nebze de olsa sanki eritebiliyor. Ama o anlık oluyor bu iş merak etmeyin. Biraz da tekrar görme hissi kaplıyor tabi sizi.

P.s: Velhasıl; siz o şeyi pek şaapmayın…