Selamun aleyküm! Nasılsınız ey cemaat-i müslimin? Biliyorum, uzun bir zamandır yine yoktum. Kafama koyduğum şeyleri yapmak konusunda bazen aylar, yıllar kadar gecikebiliyorum. Ama işte meşgale var diye hep. O meşgaleler zaten kafaları pırıl seviyede tuttuğu için buradaki terapiye ihtiyaç kalmıyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Öyle olunca biliyorsunuz ki yazı yazamıyorum. Yani az çok anlamışsınızdır artık buraya yazı yazmak için gelme sebeplerimi. Gündem yoğunsa ben buralara çok yakınımdır… Çok dağılmadan, lafı da çok uzatmadan konuya dönelim. Bilirsiniz, tarz olarak genelde gördüğü ya da işittiği şeyi konu belirleyip yazan biriyim. Bir arkadaşımla dertleşirken söylediği bir cümlenin rüzgarı attı beni buralara. “Zor ya insan ilişkileri. Bi’ de herkes kendi olamıyor…“
Etiket: hata
Bu yazın popüler şarkısı gibi gözükse de, aslında tam olarak beni anlatıyor ‘İltimas’… Hayatımı yaşadığım şu ana kadar anlatacak olursam; genel hatlarıyla kendime saygım olmayan bir hayat yaşadım diyebilirim. Çünkü hep karşımdaki insanı düşündüm. Hala da düşünürüm. Onun iyiliğine, mutluluğuna çabalarım. Kısacası bu kısıtlı dünya zamanımda başkaları için uğraşan biriyim; biriydim. Leyla ile Mecnun’un meşhur repliğini hatırlarsak silktim kendimi. Artık kendimi düşünmeye başladım. Tabi bencil olmadan…
Eskiden olsa kalbim kırılsa dahi inerdi yelkenlerim suya. Çabuk yumuşardım. Çok değer verirdim çünkü. Bu yüzdendir ki en büyük hatam insanlardan benim onlara davrandığım gibi davranmalarını beklemek… Erkek arkadaşı için en yakın arkadaşını, hem de benim için babamdan sonra gelen ilk erkeksin dediği, adamı itin tenasül uzvuna sokup çıkartan dost bildiklerimiz, ilgi bulunca kıçı başı ayrı oynayan ama kendince ağır başlı olan sevgi pıtırcıklarımız ve daha nicesi… Böylelerine hep iltimas gösterdim. Ama dur dedim kendime. Yapma artık…