Etiket: sevgi

Neden mi?

Yine 4 aylık bir ara ve ben buradayım. Selamun aleyküm. Artık yazmak aklıma geldiğinde yüz bulamıyorum kendimde. Buraya hak ettiği önemi ve değeri göstermiyorum sanırım. Kafama dank ettikçe yazdığımı az çok biliyorsunuz, eski yazılarımda sık sık dile getirirdim. Fakat bunu bir türlü eyleme dökemiyordum. Nitekim bugün yüksek bir kararlılıkla harekete geçmem gerektiğine kanaat getirdim. Yalnız kararlılığım harekete geçmeye kanaat getirmek. Eyleme dökmek değil. Bi’ boşluk bulduğum gibi yaparım dedim ve çok şükür yazıyorum. Neyse, giriş safsatasını geçtiysek başlayalım mı?

Kaynak-mesaj-alıcı paradoksu

Selamun aleyküm ihtiyarlar. N’aaaber? Ramazan geldi, biraz durağan bende işler. İşler dediğim hem şu sigortalı-maaşlı olan hem de yaşamsal döngü. Gece 12-1 sularında uyuyup sahura kalkıyorum. 2 saat mis gibi uyku çekmeme rağmen, sahurda yatıp aldığım 6 saatlik uyku bana dengesizlik getiriyor. Gün boyu esniyorum. Hayır beni tanıyanlar bilir, ben daima esnerim ama onun şu an konumuzla hiç alakası yok…

E diğer işe gelecek olursak da magazin Ramazan ayında ne kadar hızlı olabilir ki dememiz yetiyor. İş demişken, geçen bi’ habere falan mı ne giderken yolda aklıma geldi birden. Ne geldi diye soruyorsun, biliyorum. Yaklaşın; anlatıyorum…

Yalan söyleme bana…

yalan-adamSelamun aleyküm! Aleyküm selam demişsinizdir inşallah, ayıp yahu Allah’ın selamını verdik. N’aaabıyonuz? Ben karışık. O değil de şey, ben mezun oldum biraz. İzmir’deki zahmetli üniversite öğrencilik hayatım son buldu. Bursa’ya döndüm. Özüme sözüme döndüm, doğruyu yanlışı gördüm; aslan gibi geri döndüm! Son yazının üzerinden aşağı yukarı 2 ay geçmiş. Son yazı dediğim de şu kafamdan geçenleri yazdığım yazı. O kadar çok şey birikti ki… Arka arkaya eklesem hepsini buradan köye yol olur misali. Anlatabilecek miyim ondan da emin değilim ya; neyse…

Sevmekten korkulur mu?

kustan-kalpKorkulmaz! Selamun aleyküm… İlk defa destursuz direk başladım yazıya ama başlıktaki sorunun cevabını vererek giriş yapayım dedim. Gerçi bu cevabı pek benimseyememiş olsam da şu sıralar, mevcut durum bu yönde. Ürkmek tadında bir korku da değil bu. Olumsuzluğa alışmışlık diyebiliriz. Müzmin bekar, kronik yalnız ve sevgiden yoksun. Aynı kapıya çıkıyor hepsi benim nezdimde. Düşünüyorum bi’; nasıl seviyorduk? Cevap bulamıyorum. Hadi sevmeyi becerdik, bu sefer kaybetmemeyi nasıl başaracağız? Kaybetmeye alışmışız çünkü bu hayatta. Ya birilerini kaybetmişiz, ya kendimiz kaybolmuşuz. Üstelik hep 1-0 geriden başladığımız yetmiyormuş gibi bir de üzerine mağlup olmuşuz…

Geçiyordum, hayal kırıklığına uğradım

hayal-kirikligi“Hayat gelip geçici bir şey, insanlar da öyle. Pek kafaya takmamak lazım…” Bu tarz cümleler çok tanıdık gelmiştir size. Bazen ıvır zıvır kategorisinde olan, kulak ardı edilen sözlerden biri olur. Öyle, ama dinleyemiyoruz işte bazen kendi dilimizi bile.

İnsan gelip geçici demişken, biz de uğruyoruz bazen kimilerinin kalbine. Çalıyoruz gönüllerinin kapılarını. Bir kısmı bizi kabul ediyor tanrı misafiri niyetine, hatta yeri geliyor baş tacı yapıyor; lanet olası iğrenç budalası bir kısmı da def ediyor. Eyvallah, herkes bizi kabul etmek zorunda değil de, be arkadaş bu kadar da geri zekalı olunmaz ki?

Bekleyecek bir şeyi olmamaktır zor olan…

unutmakMerhaba arkadaş! 28 Ocak’tan bu yana hiç kelam etmedim burada, biliyorum. Büyük ayıptı bu hem size hem kendime. Ancak güçlü sebeplerim de var elbet… Valide hanımın ufak bir ameliyatından mütevellit, tatilde evin yükü bir nevi 3 adama yüklendi. Temizlik yaptım la hep. Bir yandan da aktif grafik tasarım işlerime devam ediyordum. Malum, bizim şirketin organizasyonları Şubat ve Mart aylarında çok yoğun oldu; sabahlara kadar afiş tasarlamaktan ciğerim soldu! Tabi burayı da aksatmadım. Bir iç mimar edasıyla siteyi baştan aşağı değiştirdim paşam! Artık daha bir janjanlı oldu.

Ne yazmak konusunda düşünürken aklıma birden masaüstüne arşivlediğim resimler geldi. Genelde dizi repliklerinden oluşan ya da dizi karakterlerinin sözlerinin yazdığı resimler. Yürüyelim bakalım, nereye kadar gideceğiz…