Selaaamun aleyküüümmm… Otobüs kapısı misali besmele çeken teyzeler gibi “Bisssmillah…” diyerek başladım bu yazıya. Hoşgeldiniz sayın eski ve yeni dinleyenler… Gördüğünüz üzere 8 Ağustos 2016’dan bu yana hiçbir şey yazmamışım. Mikemmel bir tablo diyemiyorum şelale sever dayımız gibi… Beni -siz eskiler- bilirsiniz, yazıya girmeden önce Allah’ın selamını verir öyle başlarım. Selamı verdik, sıra özette. Spoiler veriyorum; bu yazıda malum dizi hakkında bir gram bir şey bulunmamaktadır. Neden bu başlığı attın yavşak diye soranlarınız olacaktır. Yavşak diye sormazsanız iyi de… Neyse; son günlerde ota boka bu isimli konseptler yaptıkları için bu geldi aklıma. 19 ay sonra bloga ilk defa yazı yazıyorum ne başlığı atabilirim diye düşünemedim haliyle. Olsa olsa ihanet senaryosu olur. Nitekim biliyorsunuz ki burası benim için evlat gibiydi. Kah ağladık, kah güldük. Kah sevindik, kah ihanete uğradık. Birincilik alıp ödülle de taçlandırdık. Amma velakin ben burnu doğrultamadım son yıllarda işte…

Dizi dedim ama hiç izlemedim. Kafamın kıyısında var fikri ama henüz ilk adımı atamadım. Konusunu da pek bilmiyorum açıkça. Bunu yazarken sekmelerin arasında bi’ yerde açtım bakarım diye ama onu bile okumadım. Yalnız şu an dikkatimi çekti, benim bıyıklar da arkadaki maskeli elemanlarla uyumlu oldu ha. Tokyo muydu o karının adı bilmiyorum da cover olarak benim yüzü kullansınlar dizi görsellerinde. O kadar muhteşem ve muazzam boş zamanlarımı değerlendirip yazı yazamadım ki, şu an işini gücünü eline almış biri olarak artık yazmaya devam edeyim dedim. Hem de eskisi gibi usulca, sessiz sedasız değil. Bayağı böyle gürültüyle yazayım dedim. İnşallah devamını getiririm. Amin deyin lütfen…

Son yazıyı yazdığımda çiçeği burnunda Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunu biriydim. Gel zaman git zaman vakit geçirdim ve geçen yıl bu zamanlar, tam tarihiyle 17 Mart 2017, asker ocağına gittim. Gölköy/Kastamonu 5. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı olarak geçiyor. 1 ay soğuktan geberdik, götümüz düştü ama efsane bir koğuş ortamı yaşadım. Çok kral adamlar tanıdım. Biriyle bugün telefonda konuştuk hatta, Naim Kom. Hakkari Yüksekova’nın yüksek bir yerlerinde yaşıyor. Acemi birliği bitince de Tokat İl Jandarma‘ya teslim olduk. Kabul Toplama Merkezi’nde (KTM) birkaç son gün geçirdik ve kura sonucu belli olan ilçe karakol görev yerlerimize dağıldık. Erbaa İlçe Jandarma‘daydım ben de. Orası da çok güzel geçti. Acemi birliğinde hep aynı kafadaki, aynı okullardan ya da bölümlerden mezun insanlarla ortak noktan çok oluyor. Kimi evli, kimi işinde gücünde çalışan, kimi firmada yönetici, kimi farklı işler yapan insanlar. Usta birliği daha bir renkli. Her türden, meslekten, tarzdan insan var. Sıkıntılı da güzel de. Göreceli yani. Ama buna çok girmiyorum, detaylı askerlik yazıları halinde anlatacağım bunları. İnşallah yani…

Askerlik bitti, kurban bayramında eve varıp Didim’in kızgın kumlarına attım kendimi. O kadar özlemişim ki tatili ve denizi, Allah ne verdiyse gaza yüklenip 5 saatte gittim Didim’e. Tatil bitti dönünce uzun bir süre kafa dinledim. Kış gelince dedim ufaktan CV bırakalım, iş bakalım. Karşim, en minnoş iç mimar Öz’üm Özlem’in babası Uğur abiye uğradım Olay Medya’da. Şükür ki biraz bekledikten sonra güzel haberi aldım. Şu an 4. haftasındayım iş hayatının. Eveeet kardeşiniz bir adet magazin muhabiri oldu. Bıyıklardan ötürü bıyık beyi diyorduk, paparazzi bey de olduk. Cemiyet hayatı ve Bursa’nın magazinsel mevzuları hayat gayemiz olmuş durumda. Bir gece ansızın yakalar flaşı patlatabilirim, kadrajımdan kaçamazsınız.

P.s: Velhasıl kelam, epey özlemişim yazmayı ve artık buralarda boy göstermeye devam edeceğim. Allah’a emanet ihtiyarlar!