dertli-insanMerhaba sayın dinleyen. Evet, hayli uzun zaman oldu yazmayalı. Yazacak şey olmamasından değil, kafamı toparlayamamış olmamdan. O kadar çok fazla şey yaşadım halbuki. Ama bir çizgim vardı bu blogda. Kişisel blog olmasının ötesinde ruhumu ve kafamı dinlendiriyordum burada. Yine öyle olacak. Günah çıkartır gibi dökeceğim içimi. Belki yine bir nebze de olsa kendini bulursun.

Aslında biz hiç iyi değiliz diyorum, biz dediğimde de benim kafadan olan bizlerden bahsediyorum. Acıyı bilen, acıyı tattığında sudan çıkmış balığa dönmeyen bizler. Her duyguyu yaşamış insanlarız biz. Kimisi gelip çok sevmiş, el üzerinde tutmuş; kimi de gelip ağzımıza sıçmış, itin götüne sokup çıkartmış. E işler çok uzun süre kötü gidince de kötüye endekslemişiz kendimizi. İki dakika güzel anımız olsa, hoş dakika geçirsek şüpheye düşeriz. 

Acılarımızı dindiririz. Hissizleşmeye, duygularımızı köreltmeye başlarız. Neticede mutlu olmak her insan gibi bizim de hakkımız. Ama işte olmuyor be. Valla. Her şeyi unutmuşken, kafamız boşken yine takıyoruz, takılıyoruz bir yerlere. Düşünmeden edemiyoruz. Hayatımız düşünmek olmuş. Kuruntu belki de. Ama eskisi gibi merak, “acaba n’apıyo, nasıl şuan” tarzı bir düşünme değil sanırım bu. Her şey bitti ya, şimdi kafamda ne düşüneceğim diye verilen uğraşın ürünü. Düşünmeden de edemiyoruz. Ama en önemlisi, unutmayı öğrenmişim. Bırakın yakın çevremi, ben kendimden beklemezdim. Kimleri kimleri unuttum şuan kafamda…

P.s: Bilemedim ben, aşkın uğruna böylesi bir kalbi heba ettim. Benden yana olan kalsın yarına, istemem hakkımı helal ettim…